Hukukta Kazanım Topluluğu
Hayvanat Bahçelerinin Hukuki ve Ahlaki Açıdan Değerlendirilmesi
Hayvanat Bahçelerinin Hukuki ve Ahlaki Açıdan Değerlendirilmesi
I. Hukuki Açıdan
Bilindiği üzere hayvanat bahçelerinin kaldırılması yönünde adım atmaya çalışan az sayıda ülke vardır. Bunlar Belçika, Avusturya ve Kosta Rika’dır. Bu yazının temel amacı da başta ülkemiz olmak üzere içerisinde hayvanat bahçesi olan ülkelerde bir farkındalık oluşturmaktır. Yukarıda saydığım ülkelerin ise nasıl adımlar attıklarını yazının devamında inceleyeceğim.
Hayvan hakları evrensel bildirgesini çoğumuz duymuşuzdur. Bu bildirgenin ülkemizde de geçerliliği olduğunu belirtmem gerekir. Peki bu Bildirge’nin maddeleri neler? 1. maddede, “bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına sahiptir” ibaresi bulunmaktadır. Bu maddeyi hayvanat bahçeleri ile ilişkilendirirsek; doğada kendi türüyle birlikte ve yaratılışının gerektirdiği gibi yaşayan hayvanlar ile doğasından koparılıp beton zeminlere hapis edilen hayvanları aynı kefeye koyabilmemiz mümkün olmayacaktır. “Ayrıca New York’ta bulunan doğa enstitüsünün (The Nature Institute) yayınladığı bir makalede belirtildiğine göre: Aslanlar üzerinde yapılan bir araştırmada doğada büyüyen bir aslanın hayvanat bahçesinde doğup büyüyene oranla kas ve kemik gelişiminin çok daha ileri seviyede olduğu, hayvanat bahçesindeki aslanın ise bu açılardan yeterince gelişemediği ve tekrar doğaya bırakılır ise de avlanma konusunda büyük sıkıntılar yaşayacağı belirtilmiştir.” (BAKIRCI, 2011). Bu açılardan baktığımız zaman hayvanat bahçelerinin bu maddeye açıkça aykırı olduğu gözler önündedir. Bir diğer ilişkilendirebileceğim madde ise Bildirge’nin 3. maddesidir. Bu madde hayvanlara kötü davranma, eziyet ve işkenceyi yasaklamaktadır. “Endonezya'da 18 aylık Afrika aslanı, kafesinin içinde asılmış halde bulundu. Endonezya’daki Surubaya Hayvanat Bahçesi'nden korkunç bir haber daha geldi, Michael isimli 18 aylık bir Afrika aslanı, kafesinin içinde asılmış halde bulundu.”[1] Haberde aktarıldığı üzere ne yazık ki böyle bir olay gerçekleşmiştir. Ayrıca aynı yerde ölen bir zürafanın midesinde 20 kg plastik madde bulunduğu da ortaya çıkmıştır. Daha çok örnek var fakat bu kadarı vahşeti görmek için yeterlidir. Maddede hayvanlara kötü davranmak bile yasaklanmışken öldürmek evleviyetle yasaktır. Ayrıca hayvanların yaşama hakkı da elinden alınarak bildirge bir kez daha çiğnenmiştir. Madde 4’ e baktığımızda ise yabani türden hayvanların doğal ortamlarında yaşama ve üremesinin gerekliliği ve özgürlükten yoksun kılmanın ne amaçla olursa olsun aynı zamanda ne çeşitle olursa da hakkın ihlal edileceğini söylemiştir. Fikrimce bu madde doğrudan doğruya hayvanat bahçelerini hedef almıştır. Nadir olarak görülse de bazı hayvanat bahçelerinde nesli tükenmekte olan hayvanların neslin devamı amacıyla tutulduğunu görebiliriz. Bunları bir kenara bırakırsak bildirgeye göre hayvanat bahçeleri olmamalıdır. Zaten başka bir maddede de eğlence vb. amaçlar için hayvanların kullanılmamasının gerekliliği belirtilmiştir. Peki, özgürlükten yoksun kılma biz insanlar söz konusu olduğunda bir suç mudur? “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, bir kimsenin “bir yere gitmek” veya “bir yerde kalmak suretiyle özgürlüğünden mahrum edilmesidir.” Yani, fail tarafından mağdurun serbestçe hareket etmesinin engellenmesidir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, diğer adıyla hürriyeti tahdit suçu, kişi özgürlüğü ve güvenliğini koruyan bir suç olarak TCK md.109’da “hürriyete karşı suçlar” bölümü altında düzenlenmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu, bireylerin kendi istekleri ve serbest iradeleriyle hareket etme özgürlüğünü güvence altına alan bir suç tipidir.”[2]Açıklamada da açıkça görüldüğü gibi bir kişiyi özgürlüğünden yoksun kılmak Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmektedir. Ne yazık ki ülkemizde hayvanların bir kişiliği ve hukuki ehliyeti olmadığından hayvanat bahçelerinde yüzlerce hayvan demir parmaklıklar ardına hapsedilmektedir. Bildirge’ye açıkça aykırı bir durum olmasına rağmen Bildirge’nin bir yaptırımı olmaması nedeniyle hayvanat bahçelerine yaptırım uygulanamamaktadır. Yine Bildirge’nin 10. maddesinde hayvanlardan, “insanın eğlencesi olsun diye yararlanılmaz” ibaresi yer almaktadır. Biraz düşündüğümüzde de bu maddenin hayvanat bahçeleri ve aynı zamanda sirkleri hedef aldığı açıktır. Baktığımız zaman bildirge hayvan haklarını çok güzel bir şekilde ele almıştır. Fakat bir müeyyidesi olmadığından birçok ülke bildirgeye aykırı davranmaya devam etmektedir. Bildirge’nin sonunda da belirtildiği ve benim de son derece haklı bulduğum üzere insan haklarında olduğu gibi hayvan haklarının da yasayla korunması büyük bir adım olacaktır. Yazının bu kısmında yaptığım değerlendirmelerden hayvanat bahçelerinin bildiriye aykırı olduğu kanısına vardım. Şimdi de Türkiye’de hayvanların hukuki durumuna bakacağız.
A. Türkiye’de Hayvanların Hukuki Durumu
Ülkemizde cezai müeyyide içeren düzenlemelerin temel bakış açısında insan dışında kalan diğer bütün şeylere mal yahut eşya olarak bakılmaktadır. Bu da hayvanlar üzerinde zilyetlik ve mülkiyet bağları kurmayı hukuken mümkün sayar. “Zarar görmeleri halinde, sahiplerinin uğramış olduğu ekonomik kayıp nedeniyle “mal varlığı aleyhine işlenen suçlara” konu olmaktadırlar.”[3] Fikrimce hayvanlara eşya gözüyle bakılması ve sahipli hayvanlara verilen zararların eşyaya verilen zarar olarak cezai işlem görmesi oldukça yetersiz ve mantık kuralları dışında bir durumdur. Peki, sahipsiz hayvanlar herhangi bir şekilde zarar gördüklerinde nasıl korunacaklar? Zaten hayvanat bahçelerinin hedefi de doğada yaşayan ve haliyle sahipsiz olan hayvanlardır. Ne yazık ki bu hayvanlar sahipli hayvanlardan ayrı olarak değerlendirilmektedir. Bu tür durumlarda Türk Ceza Kanunu’na göre değil 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre değerlendirme yapılmaktadır. Bu kanun da maalesef olması gerektiği gibi bir ceza kanunu olmayıp kabahatler kanunu düzenlemesidir. Yani bu suçsuz ve korumasız hayvanlara yapılanlar para cezası ile geçiştirilmekte ve kişinin sabıka kaydı bile oluşturulmamaktadır. Yabani hayvanların yaşama ortamlarından koparılmaması, doğada serbestçe yaşayan bir hayvanın yakalanıp özgürlükten yoksun bırakılmaması esastır.
Kanun’un 4. maddesinde geçen bu cümlenin her ne kadar hayvanat bahçelerini hedef aldığı söylense de yaptırımı çok zayıftır. Ülkemizde bu konuda sağlam yasa ve yaptırımlara ihtiyaç olup fikrimce hayvanlara karşı suçlarda insanlara yapılmış gibi bir muamele görmelidir.
B. Hayvanat Bahçelerine Yaptırım Uygulayan Ülkeler ve Yaptırımları
Bu konuya Kosta Rika ile başlamak isterim çünkü fikrimce en etkili ve sağlam adımların atıldığı ülkeler arasında yer almaktadır. Öncelikle işe spor amaçlı avlanmayı yasaklayarak başladılar ki başlangıç için gayet iyi bir adım. Sonrasında ise Kosta Rika hayvanat bahçelerini kapatacağını açıkladı. Çok güzel bir gelişme olarak ele alabileceğimiz bir durum fakat ülkede 2 adet anlaşmalı hayvanat bahçesi bulunmakta ve bunları kapatamamaktadır. Fakat bu hayvanat bahç